Hafize Hanım bloğunuza girdim her şey çok güzel görünüyor.Sizden bir ricam olacak perlit ve vermükilit i nereden bulabilim?Bilgilendirirseniz sevinirim selamlar tulayalduman@gmail.com
Blog'u kullanmayı henüz bilemediğimden mesajınızı yeni gördüm. Kusura bakmayın.
Perlit ve Vermikülit profesyonel olarak özellikle fidancılık ve çiçekçilikte seralarda kullanılıyor. Ben de bir fidan serasından temin ettim. Sanırım sizin de bulabilmenizin en kolay yolu bir seraya sormak olacaktır. Ama Vermikülit'i ilk kez kullandım ve Blogumda da belirttiğim gibi çok sağlıklı olmadı. Açıkçası nem oranını dengeleyemedim ve ilk iki yaprak fidelerimi tekrar naylon ile kaplamak durumunda kaldım. Vermikülit ortam nemli olduğunda çok başarılı oluyor. Yani sera ortamında. Sonuçta biz amatörlerin kullanımına çok uygun değil.
Perlit için de aynı şey söz konusu olabilir. Toprağın içine koyduğunuz perlit sayesinde saksı içindeki nemin oranını anlayamazsanız sıcak yaz günlerinde saksı üzerindeki toprağın bir kısmının kurumasından dolayı susuz kaldığını sanıp sulama yoluna gidersiniz ve bitkiniz çürüyebilir. Daha önce perlit yerine pamuk tozu kullanmıştım başıma gelen de bu oldu. :(
Başta; Anadolu'nun en değerli ve en has ürünlerinden olan, yok olmasını önlemek ve daha önceleri olduğu gibi, günümüzde de kuşaktan kuşağa aktarılan "doğal döngüsünü sürdürmek" amacıyla "Evladiyelik ('Heirloom') Pembe Domates"in 4 yıldır yeniden üretilmesine çalışmaktayız. Bizler profesyonel tarım uzmanları, tarıma dayalı ticaret erbabı ya da çiftçi değiliz. Bizler, geniş bahçeleri olmasa da balkonlarda ve saksılarda "kentte tarım" yapılabileceğini gören ve bunu deneyerek başarmış, İnternet üzerinden iletişim kurarak bir toplumsal ağ kurmuş, duyarlı kentlileriz. İçimizde az sayıda olsa da Pembe Domatesi bahçe ve tarlasında yetiştirenler de var. Bir rastlantı sonucu fark ettiğimiz ve balkonda yetiştirdiğimiz ilk doğal pembe domateslerin tohumlarını da kendi aramızda ve "karşılıksız paylaşarak aynı yöntemlerle sürdürülmesi koşuluyla" neredeyse tüm Türkiye'ye yaymış bulunuyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, İsveç, Bulgaristan, Rusya ve daha birçok ülkede lezzeti ve bozulmamış niteliği nedeniyle yüksek değere sahip olan Pembe Domates, tohum paylaşımı sayesinde, kendi yeniden topraklarında değer kazanmış önemli bir tarım ürünüdür. Özellikle "Heirloom" yani genetiği ile oynanmamış, doğal tarımla üretilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan tohumlar, endüstriyel tohumlara nazaran kat be kat değerlidir.
Ülkemizde tıpkı Pembe Domates gibi çeşitliliği ve değeri çok yüksek olan 3 bin'den fazla “endemik”; “kendine has”, tarımsal bitki türü ya yok olmuş, ya da yok olmağa mahkûm durumdadır.
Yüzyıllardan bugüne, hiçbir bozulmaya uğramadan çiftçilerin çabalarıyla tarımda "üretilebilirliğini" sürdürmüş bitkilerimizin yok olma fermanı sayılan "TOHUMCULUK YASASI"nın 2011'den itibaren yürürlüğe sokacağı 5. Maddesi ancak 'kayıt altına alınmış tohumların' ekimine olanak tanıyacak. Tohumuna patent alamayan çiftçiler ise, tekel durumundaki uluslararası şirketlerin insafına terk edilecek. 2011'den itibaren kayıt altına alınmamış tohumluklarını satan köylüler, ağır para cezasına çarptırılacak ve el konulan ürünler imha edilecek. Böylece Anadolu'nun zengin türleri doğallığını yitirecek.
Bu gidişe “dur” demek gelecek kuşaklara karşı en büyük sorumluluğumuzdur.
Ayrıca, şu sıralar tartışılmakta olan ve yürürlükteki 31/10/2006 tarih ve 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'na dayanılarak çıkarılması planlanan "Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik" taslağında yer alan, "Tohumların Kayıt Altına Alınması" koşulu, bu ülkenin tarımına vurulabilecek büyük bir darbe niteliğindedir. Çünkü tohumunu kayıt altına aldırmayan çiftçinin kaderi, "ıslah yetkisi"ni elinde bulundurarak, tohumculuk alanında faaliyet gösteren, çoğunluğu yabancılara ait şirketlere terk edilmektedir. Yönetmelik, doğal türler üzerinde bireysel hak sahipliği mekanizmasının önünü açmaktadır. Oysa yerel ve doğal türler, binlerce yıl kuşaktan kuşağa devredilen "geleneksel ıslah çalışmaları" sonucu ortaya çıkmış, küçük çiftçilerin ortak emeğinin sonucu gelişmiş tohumlardır.
Bu topraklarda yüzyıllardır, insan emeğiyle tamamen doğal ortamında oluşan evladiyelik tohum ve çeşitliliğini, "kayıt" ve "patent" zorunluluklarıyla yok edecek bu yasa tasarısının ve keza mevcut kanuna bağlı olarak çıkarılacak "Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik"in yeniden, uzman kurullar tarafından ve tüm kamuoyu önünde açıkça tartışmaya açılmasını istiyoruz.
Hafize Hanım
YanıtlaSilbloğunuza girdim her şey çok güzel görünüyor.Sizden bir ricam olacak perlit ve vermükilit i nereden bulabilim?Bilgilendirirseniz sevinirim
selamlar
tulayalduman@gmail.com
Tülay Hanım merhaba,
YanıtlaSilBlog'u kullanmayı henüz bilemediğimden mesajınızı yeni gördüm. Kusura bakmayın.
Perlit ve Vermikülit profesyonel olarak özellikle fidancılık ve çiçekçilikte seralarda kullanılıyor. Ben de bir fidan serasından temin ettim. Sanırım sizin de bulabilmenizin en kolay yolu bir seraya sormak olacaktır. Ama Vermikülit'i ilk kez kullandım ve Blogumda da belirttiğim gibi çok sağlıklı olmadı. Açıkçası nem oranını dengeleyemedim ve ilk iki yaprak fidelerimi tekrar naylon ile kaplamak durumunda kaldım. Vermikülit ortam nemli olduğunda çok başarılı oluyor. Yani sera ortamında. Sonuçta biz amatörlerin kullanımına çok uygun değil.
Perlit için de aynı şey söz konusu olabilir. Toprağın içine koyduğunuz perlit sayesinde saksı içindeki nemin oranını anlayamazsanız sıcak yaz günlerinde saksı üzerindeki toprağın bir kısmının kurumasından dolayı susuz kaldığını sanıp sulama yoluna gidersiniz ve bitkiniz çürüyebilir. Daha önce perlit yerine pamuk tozu kullanmıştım başıma gelen de bu oldu. :(